Bu konuda da birkaç kelam edeyim.

Bu hadisi şeriften açık bir şekilde anlaşılabiliyor ki Mehdi bir takım manevi kabiliyetlerle büyük üstünlükler elde edebilecek bir kişi. birkaç gün öncesinde tekrar konu olmuştu, araya girmişti. Vahiy sadece bir peygamberin ilahi kitaba yazılacak Allah kelamını alması demek değil. Rabbin bal arasına vahiy etti. Bu ayeti kerimesinde insana bile değil, bal arasına vahiy var. Bir hayvana vahiy var. Allah'tan bir hayvana vahiy var. Ya da Musa peygamberin annesine peygamber olmadığı halde Allah vahiy etti. Yani bir şekilde manevi usullerle malum etti. O evladına zarar gelmeyecek endişe etme bırak. Sen ona kavuşacaksın mealinde söyledi. Kelam etti Allah ve peygamber olmayan bir kadın kişi bu şekilde vahye muhatap oldu. Vahiy çeşit çeşit ve bugüne kadar zaten İslam alimleri, gerçek İslam alimleri bu hususu çoktan açıklığa kavuşturmuşlar. rüyada bir çeşit vahiy, ilham, kalbe gelen ilhamda bir çeşit vahiy, duru görüde bir çeşit vahiy, böyle derinlikler var. Ya da ilhamın çok ileri seviyede olanı var. Yani hiç melekler bile arada değil, bir mürşidi kamil bile vesile değil, melekler bile vesile değil ve peygamber olmayan Allah'ın dostu olan, veli, evliyadan olan bir şahsa, kadın olsun, erkek olsun, öyle bir Müslüman kişiye Allah aradan melekleri bile çıkartarak kelam edebilir, değil. Kulağa, kulak sistemine, beyne değil, kalbe. Kalp derken de şu zannedilmesin ki kan pompalayan kalp ona değil, ruhun organı olan, manevi organı olan kalbe doğrudan ey kulum der, devamında başka başka şeyler söyler. Allah ve kul, peygamber olmayan veli bir kul Allah ile konuşabilir. Vahiy bu kadar derin bir mesele. İlham kısmıyla, rüya kısmıyla, duru görü kısmıyla da apayrı bir mesele. Kalp gözü kısmı var. Kalp gözünün açık olması denilen şey bu duru görünün ötesi bir şey olduğu anlaşılıyor. O da ayrı bir mesele. Ve baktığımız zaman Hz. Peygamber, yani peygamberler misali, elbette peygamber değil ama peygamberlere yakın seviyede manevi kabiliyetlere sahip bir kişidir demiş Mehdi için. ve bu manevi kabiliyetleri, metafizik kabiliyetleri sayesinde de üstün bir kişidir. Demiş, aynı zamanda şöyle buyurmuşum, bâle anlaşılıyor, bu benim sünnetimdir. Peygamberlerde de bunlar var. Yani peygamberler de duru görü ile, peygamberler de rüya ile amel ettiler. Hem de bizim peygamberimiz özellikle çok sık olarak rüya ile amel etti. İlmi meseleler, saatlerce üzerinde konuşulacak meseleler, Muhteber-i İslam alimlerinin, Ehl-i Sünnet alimlerinin kitaplarında asırlardır güzelce anlatılmış meseleler bunlar. Şaşırtıcı bir şey değil. Şu asırda acayip kapatmalar daha fazla arttırılmış bu konuların üzerinde. rüya meselesinde, metafizik meselesinde, duru görü meselesinde bunların üzerindeki gereksiz hatta birçoğu art niyetli kapatmaları, geri tutuşları savurup atmak gerekiyor. Müslümanların bu alana alaka göstermesi, bu hususta fitneye mal vermeden, art niyetli mücadelelere meydan bırakmadan samimiyetle ilerlemesi, mesafe alması gerekiyor. Çünkü bu sadece peygamberlere ve Mehdi'ye verilen bir şey değil. Her insan rüya görüyor. Her Müslüman da dolayısıyla rüya görüyor, rüyalar görüyor. Çoğu insan duru görüsü var farkında değil. O duru görüsünü açabilirse, fark edebilirse, SS'leri yenebilirse, kullanabilirse ondan da istifade edebilir. Etm da düşmanlara karşı bu dinin, bu devletin, bu ümmetin, bu milletin düşmanlarına karşı en azından metafizik harp sahasında mücadele etmelidir. İşte bunu alasıyla yapacak o devirde alasıyla yapacak kişinin mehti olduğu da zaten haber verilmiş. Bunu yapmasının da peygamber sünneti olduğu haber verilmiş. Bilenler çok Türkiye'den ve dünyadan. Ben yıllardır anlatıyorum bazı ayetleri. Sayhanın ne demek olduğunu anlatmaya başladığım yıllarda da anlattım. Çok da sarsıcı oldu. Peygamberler bazı büyükelak hadiselerine metafizik sayhalarla sebep olmuşlar. Hz. Peygamberimiz de civarında kıtlık denilen şeylere sebep olmuş. Onun aslında kıtlık olmadığı türlü türlü anlaşılabiliyor. Bir şekilde kaynakları anlayamadıkları için olsa gerek, metafizik bilmedikleri için, kavrayamadıkları için kıtlık şekilde yazılmış gelmiş. Neticede bir kıtlık görüntüsü oluşmuş zaten. Çünkü meyveler, sebzeler, ağaçlar, dallar her şeyler sinyale giriyor. Bunlar çok fena belaya uğruyorlar. Bunu peygamberimiz yapıyor, vesile oluyor. Metafizik kabiliyetleriyle, sinyalleriyle, manevi tasarrufuyla bunları çarpıyor. Bunların yani dalında olmayan meyvesi ya da tarlasında ekin halinde olmayan sebzesi neyi varsa onlar bile bir yere stokladıkları gıdaları kolay kolay bozulmaz denilenleri onlar bile sinyale giriyor. içme suları sinyale giriyor. Bunların vücutları, vücutlarındaki türlü detaylar, kısımlar sinyale giriyor. Ve bu sinyale girişle beraber hak edenleri çok fena bir şekilde zor şartlara düşüyorlar. Sinyallerle çarpılıyorlar. Peygamberlerin de böyle bir sünneti var. Her zaman tam helake kadar gitmiyor. Burada da helaktan, köşeden dönülüyor. Anlatmıştım, hikmetleri var demiştim. Onların da, müşriklerin de metafizikçileri var. Büyücüler, çahinler, onlar öyle söylüyorlar. büyücü, çahin, onlardan var, onlar görüyorlar, bu yaşadığımız nedir, nedir anlayalım derken, bunu Muhammed yapıyor diyorlar, o bizi çarpıyor diyorlar, o bize sinyal yayıyor diyorlar, karşılık vermek isteseler güç bile yetiremiyorlar, hiçbir şey yapamıyorlar ve sonrasında da çaresizce ayağına gidiyorlar, O küstahlık, o dalga geçmeler, alaya almalar, o acayip ağır kelamlar, iftiralar, karalamalar hiçbiri yok. Açlıkla, hastalıkla, gıdasızlıkla, susuzlukla çok fena kısa sürede terbiye olmuşlar. Bu onlar için aslında bir iyi gelişme. Buradan sonra biraz daha gayret edip nefislerini yenmeleri lazım. Ve kendilerine musallat olup vesvese verip yönlendiren cin şeytanlarına karşı güçlü bir şekilde irade kullanmaları lazım. Buna hazırlanmışlar ama yine de yok. Yine de o kadarını yapmıyorlar. O kadarını yapmıyorlar ama hayatta kalmak için ayrıca bu akıl alma sorunları çözülsün diye mecburen nefislerini eziyorlar. Gururlarını ayaklar altına alıyorlar ve gelip bu hareketi yapıyorlar. Peygamberimiz de onlara ben sizin hidayet üzere gitmeyeceğinizi biliyorum. Bundan nasiplenmeyeceğinizi de biliyorum ama mealinde konuşuyor o sinyalleri onlardan kesiyor. Bu peygamberlerin sünnetinde var bir tek peygamberimizde değil çok sayıda peygamberde. Bütün peygamberlerde var da özellikle bildiklerimiz var. Mesela Hud suresinden de anlıyoruz, Lut suresinden de, Lut peygamberin hikayesinden de anlıyoruz. Pek çok yerlerden anlıyoruz. Kesin şekilde biliyoruz ki oralarda da metafizik çatışmalar yaşanmış o süreçlerde, o mücadeleler sırasında. Ve o peygamberlere güç yetirememişler. Hatta bazı peygamberlere son seviyede, en yüksek seviyede metafizik sıkıntılar yaşatmak isteyip tam öldüreceğiz dediklerinde işin terse döndüğü, o enerjilerin bunların aleyhine döndüğü, gönderdikleri sinyallerin, ayrıca yaptıkları büyülerin, karanlıklarının hepsinin bir anda aleyhler hatta yıllardır anlatıyorum Eyyub peygamberin gerçekten öyle yaraları yoktu vücudunun her yerinde halk arasında yayılmış bu bilgi doğru değil bir de o yaraların üstünde de kurçuklar böyle küçük küçük onlar da yoktu bir de onlar düşüyormuş da alıp tekrar yarasına koyuyormuş Bu kadar ciddi ciddi anlatmışlar yani hasırlardır. Öyle bir şey hiç yok. Çünkü zaten şifaya ulaşmak Allah'ın emri. Şifanın vesilelerine uymak, tedavi olmak Allah'ın bir emri ve peygamber en başta buna uymak zorunda. Ama aksine rahatsızlığın sebebini tekrar tekrar ne yapıyor? Devam ettiriyor. Yani kurt düşmüş de yarasına koyuyormuş. Bu kadar gerçekçilikten uzaklaşılmış, İslam'ın esaslarından uzaklaşılmış kabullenişler olmuş, inançlar olmuş, yayılmış. Eyüp peygamberin yaşadığı şeyde kapsamlı bir şekilde dünyanın genelinden organize olunarak ona metafizik saldırılar yapılması, kesintisiz şekilde çok ağır metafizik saldırılar yapılması, işlerinin, ticaretinin, ziraatinin bile bozulması ve besi hayvanlarının bile metafizik saldırılarla öldürülmesi, sonrasında itibarının bile zedelenmesine sebep olacak şekilde ağır metafizik yükün altında kalması ve gerçekten etrafında neredeyse eşe hariç kimsenin kalmayışı. Ve bunun yıllarca devam edişi, yıllar sonrasında da Allah'ın kendisine güç verişi, ilim verişi, tasarruf, manevi metafizik tasarruf verişiyle karşısındaki düşmanları metafizik sahada mağlup edişi, yeniden sıhhatine kavuşması hikayesi. O kurçuklar da gerçek manaya gelmiyor. Metafizik sinyallerin vücudun içinde, hücrelerinde, atomlarında bir takım tesirlere sebep olması böyle manalara geliyor. Ve neresinden bakarsak bakalım, İslam tarihinde, Adem babamızdan bugüne kadar İslam tarihinde bu metafizik hakikatler, metafizik sahaya mücadeleye dair hakikatler var. İşte Mehdi'nin de böyle olacağı, metafizik sahada çok istisna bir yeri olacağı. Ve peygamberlerin sünnetine, başta da peygamberimizin sünnetine bu konuda da uyacağı ve bu konuda sünnet üzere mücadele vereceği, yani metafizik sahadaki çatışmaları peygamberlerin yaptığı gibi Mehdi'nin de kendi devrinde yapacağı, dünya genelinden herkesin onu, yani karşı cephedeki herkesin onu bilece da çünkü o oradan bu buradan bir şekilde sürekli gece gündüz Mehdi'ye saldırı yapıyorken ister istemez de topluca saldırı yapacaklar. Bütün küresel çapta dünya genelinde saldırı yapacaklar. Bunlar anlaşılıyor. Peygamberlere yapıldığı gibi. Ayrıca organize olarak haberleşerek de yapanlar sık sık olacak, çok kalabalık olacak. Cinler alemi bir taraftan, onların saldırısı, musallatı bir taraftan, kabile kabile, bilmem kaç kabile bir yandan. Bir taraftan onların yaptığı çok ağır büyüler, ardı arkası kesilmeyen büyüler ki onlar böyle kazan kaynağı tarafı olan çok ağır büyüler yapıyor. Bazen iblis kendisi bizzat ilgileniyor, kendisi elleriyle bizzat yapıyor öyle ağır büyüleri onların aleminde. Bir taraftan da iblise tabi olmuş satanist, masoğul insanların, insan suretti canavarların sürekli yaptığı büyüler, medyumların sürekli beyinden, vücutlarından yaydıkları metafizik sinyallerle yaptığı saldırılar derken, bir taraftan yer altı uzaylı şehirlerindeki satan, isteştirilmiş uzaylı insan türleri derken, orantısız güç dediklerinin şahı, görülmemişi yaşanacak. Aynı Eyüp peygamber zamanında olduğu gibi, başka başka peygamberler ve peygamberimiz zamanında olduğu gibi, Ama peygamberimizin sünneti gibi karşılık verecek, pes etmeyecek, çok iyi metafizik yapacak, metafizik mücadele yapacak. Böyle mana var. Bir taraftan da duru görü ve rüya bu kısımlar. Bunlar da vahiyden olduğu için bunlara çok iyi mana verecek diye anlaşılıyor. Yani herkesi hayretlere düşürecek. Öyle manalar verecek ki onun çağında, asrında ikinci bir kişi çıkıp da böyle mana veremeyecek. Nereden nasıl buluyor, nasıl yapıyor diye. Nasıl tabir edebiliyor diye ki tabir edince de herkes anlayacak gerçekten böyleymiş ya. Böyleymiş ya diyecekler. Şaşkına dönecekler. Bazen çıkacak hakkında dini denil bulunmayan dini bir mesele, hakkında bir arkeolojik kazıda edilmiş bir bulgu veya nesil nesil aktarılmış kalmış bir kitap, bir eser, hiçbir şey bulunmayan bir meselede vahiy üzere mücadele usulüyle yorumlar yapacak, değerlendirmeler yapacak. sonrasında bu bilginin bir süre sonrasında gerçek olduğu anlaşılacak. Çünkü aynı zamanda insanları, ilgilileri, bu konuyla ilgilenmesi gerekenleri bu sahaya yönlendirdiği için bakacaklar öyle mi, çok değişik geliyor mu iddia ama diyecekler, olabilir mi diyecekler, Araştıracaklar, bakacaklar, gerçekten bunun bu sefer maddi, somut delilini bulmaya başlayacaklar. Çünkü peygamberlerin hayatında da böyle şeyler çok var. Ve peygamber olduğuna zaten inanmayanlar çok oluyor. Gelip de inanmasa da soru soranlar oluyor. Peki buna ne diyeceksiniz? Bu nasıldır? Şuna ne dersiniz gibi sorulduğunda o anda o peygamber öyle bir şey söylüyor ki ama vahiy yoluyla söylüyor. O bilgiye ulaşıyor. Öyle bir şey söylüyor ki etraftakilere çok değişik geliyor, abes geliyor, ters geliyor. Ve zaten inanmıyor bu kişiler. Zaten bir sınama yapıyor, imtihan yapıyor kendince. İçinden ya da dışından diyor ki, sesli ya da sessiz, delinin teki. Cinlenmişin, Mecnun'un teki diyorlar. Ama kısa süre sonra bir bakıyorlar, tas tamam çıkıyor. Bir bakıyorlar diğeri de, bir bakıyorlar diğeri de derken bir bakıyorlar her deliği öyle çıkıyor. Her deliği öyle çıkınca ne yapmaları gerekiyor? Bir durmaları gerekiyor. Bu cinlerle olacak şey değil. Cinlerin bilgisi çok sınırlı. İnsanlar kadar bile bir şey bilmiyorlar pek çok. Özellikle dini meselelerde. Hatta tarihi meselelerde de çok şeyleri bilmiyorlar. Zannedildiği gibi değiller. İnsanlardan öğrenmeye, bilenlerden öğrenmeye çalışıyorlar. Aralarında bilenler var, çok uzun süredir yaşamış olanlar. Onlar da anlatmak istemiyorlar. İblisin sistemi yıkılır. Gerçek tarihi cinlerin de bilmesini pek istemiyorlar. Ama bu böyle oluyor. Sonunda bu cinlerle olacak şey değil. Bu gerçekten peygamber o halde. Sonra işte bize yaptığı konuşmaların haricinde ayet diye öğrettikleri de var. İşte bunlar kitaba yazılıyor. Ve böyle böyle falan diye anlaması gerekiyor. Anlıyorlar ama pes etmiyorlar. Nefisleri rahat bırakmıyor. Devam ediyorlar. Ona mücadele devam ediyor. O mücadele sırasında da büyücülük de yapıyorlar. Mediumluk ve sinyal yoluyla da saldırılar yapıyorlar. Böyleleri de yapıyorlar. Anlayıp fark edenler de yapıyorlar. Sonrasında karşılık veriliyor. Vahiy üzere hem ilimle karşılık veriliyor. Hem de böyle metafizik kabiliyetin diğer kısımlarıyla, çatışma kısımlarıyla, zarar vermek kısımlarıyla da, mücadele etmek kısımlarıyla da karşılıklar veriliyor. Mehdi'nin de böyle vereceği, böyle karşılıklar vereceği anlaşılıyor. Yani, genel hatlarıyla baktığımızda buradan böyle şeyleri şu anda anlayabiliyoruz. Detaylar var da bir düşündüm, bir nefeslendim. Şimdi değil, daha sonraki zamana bıraktım. Herhalde bir üç beş

Комментарии

Комментариев нет.