RESUL VE NEBİ KAVRAMI NEDİR?

1. Resul nedir ?
Allah’ın Risaletini tebliğ eden kişiye resul denir.
Resûl kelimesi “irsâl” edilen; yani gönderilen mânâsında kullanılıyor. Öyleyse resûl kavramı, daha başlangıçta 3 ana gruba ayrılıyor;
1- Nebî resûller: Risaletle (ve nübüvvetle) görevli, peygamber resûller.
2- Veli resuller: Risaletle görevli kılınmış velî resûller.
3- Alelade resuller: Risaletle görevli olmayan resûller.
A. Tebliğ ile vazifeli olmayanlar
1. Kiramen katibin melekleri(Zuhruf 80)
2. Ölüm melekleri (En’am 61)
3. Haberci olarak gönderilen resul (Yusuf 50) B. Tebliğ ile vazifeli olanlar
Risalet ile vazifeli Resulleri; • Her kavimdeki Velî Resuller • Devrin imamları olan Velî Resuller
• Nebî Resuller Yedi açıdan birbirinden farklıdırlar.
NEBİ RESULLER: 1. Vehbi olarak (Allah’ın hediyesi olarak) o makama Allah tarafından tayin edilmişlerdir.(Enbiya-73)
2. Nebilerin hepsi (beşer) insandır.
3. Nebiler her zaman parçasında yoktur.Nebiler arasında fetret dönemi bulunabiliyor.
4. Sadece Arap kavminin ve İsrailoğulları kavminin içinden Allah tarafından tayin edilmişlerdir.
5. Nebiler 5 görevin sahibidirler. (Bakara 151). 6. Her Nebi aynı zamanda Resuldur. 7. Nebiler Allah’tan şer’i (şeriata ait) vahyi alır.Umuma ait şeriatın sahibidirler.
VELİ RESULLER:
1. Resuller meleklerden (Hac75), cinlerden (Enam130) ve insanlardan oluşur.
2. Resuller her zaman parçasında kesintisiz vardırlar.
3. Bütün kavimlerde o kavimlerin lisanlarıyla Allahın ayetlerini beyan etmek için gönderilirler. (İsra 15)
4. Resullerin 4 görevi var.
5. Her resul nebi değildir.
6. Resuller Allah’tan şer’i vahyi (şeriata ait vahyi) almaz Allah’ın şer’iatını açıklamak üzere Allah’tan vahiy alırlar

RESUL VE NEBİ KAVRAMI NEDİR? - 521515690090

Комментарии

  • 16 сен 2013 20:33


    ALİ İMRAN - 81
    Ve iz ehazallâhu
    mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetinsumme câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu’minunne bihî ve le tensurunneh(tensurunnehu), kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum ısrî, kâlû akrarnâ, kâle feşhedû ve ene meakum mineş şâhidîn(şâhidîne).

    Hani o zaman ki; Allah, peygamberlerin (nebîlerin) MİSAK’ini (yeminini) almıştı:“Andolsun ki; size Kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunanı (Allah’ın sizlere verdiği kitapları) tasdik eden Resûl gelince, O'na mutlaka îmân edecek ve O'na mutlaka yardım edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi ve bu ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?” “İkrar ettik.” dediler. “Öyle ise şahit olun. Ben de sizinle beraber şahitlerdenim.” buyurdu.

         Al-i İmran–81’de oradaki nebîlere söylenen: “Sizlerden sonra gelecek olan Resûl’e îmân ve yardım etmek” ifadesi yer alıyor. Bu durumda Peygamber Efendimiz (S.A.V) onların arasında bulunduğuna göre, nebîlerden sonra gelecek olan bu Resûl’ün, Peygamber Efendimiz (S.A.V) olması mümkün değildir.

    Al-i İmran-81’de Allah nebîlere Kitap ve hikmet verdiğini söylüyor. Bu nebîlerin arasında Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de bulunduğu, Ahzab Suresinin 7. âyetiyle kesinlik kazanıyor.

    33/AHZAB-7:

    Ve iz ehaznâ minen nebiyyiyne mîsâkahum ve minke ve min nûhın ve ibrâhîme ve mûsâ ve îsebni meryeme ve ehaznâ minhum mîsâkan galîzâ(galîzen).

    Ve nebîlerden misaklerini almıştık. Senden de almıştık. (Ayrıca) Nuh (A.S)’dan,İbrâhîm (A.S)’dan ve Musa (AS) Meryemoğlu İsa’dan da (almıştık). Ve onlardan galiz (ağır, çok kuvvetli) bir misak almıştık.                                                                                                                                                                                                                          

                                                                                                                                                  44/DUHAN-10-11-12-13-14:

    Fertekıb yevme te’tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin)  yagşân nâs(nâse), hâzâ azâbun elîm(elîmun) rabbenekşif annel azâbe innâ mu’minûn (mu’minûne) ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun) summe tevellev anhu ve kâlû muallemun mecnûn(mecnûnun).

    Göklerin açık bir dumanla kaplanacağı günü gözetle.

    (Öyle bir duman ki;-) bütün insanları saracak elîm bir azaptır.

    Onlar “Rabbimiz” diyecekler. “Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz müminleriz.” Muhakkak ki onlar öğüt almazlar. Onlara, andolsun ki apaçık bir resûl geldi. Sonra ondan yüz çevirdiler ve ona“öğretilmiş deli” dediler.

                                                                                                                         

  • 16 сен 2013 20:34

    Duhan Suresinin 10, 11, 12, 13, ve 14. âyetlerindeki kıyâmete yakın zamanda gelen “RESÛL” un İMAM-I MEHDi RESUL olduğunu aksi iddia edilemeyecek kadar açık ve kesin bir şekilde bu ayetler ispat etmiştir.

    25/FURKAN-27-28-29-30:

    Ve yevme yeadduz zâlimu alâ yedeyhi yekûlu yâ leytenît tehaztu mear resûli sebîlâ(sebîlen) yâ veyletâ leytenî lem ettehız fulânen halîlâ(halîlen) lekad edallenî aniz zikri ba’de iz câenî, ve kâneş şeytânu lil insâni hazûlâ(hazûlen).

    Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmît tehazû hâzel kur’âne mehcûrâ (mehcûren).

    Zalimlerin herbiri iki elini ısırdığı o günde şöyle diyecekler: “Ne olurdu, O resûl ile beraber, sebîli (Allah’a ulaştıran yolu) tutsaydım.” Yazıklar olsun bana, ne olurdu  filânı dost edinmeseydim. Andolsun ki; bana Kur’ân gelmişken o, beni zikirden saptırdı. Şeytan, insanı yalnız bırakır. Resûl dedi ki: “Yarab, kavmim Kur’ân’ı terkettiler.”

                                                                                                                                                                                      Kur’ân-ı Kerim Furkan Suresinin 27, 28, 29, 30. âyetlerinde de kavminin Kur’ân’ı terkettiğini söyleyen ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra gelecek (NEBİ OLMAYAN) bir RESUL’den bahsediyor. (Hiç kimse Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında Kur’ân’ın terkedildiğini iddia edemez.)

                                                                                                                                         

    49/HUCURAT-7:

    Va’lemû ennefîkum resûlallâh(resûlallâhi), lev yutîukum fî kesîrin minel emri leanittum, velâkinnallâhe habbebe ileykumul îmâne ve zeyyenehu fî kulûbikum, ve kerreheileykumul kufre vel fusûka vel ısyân(ısyâne), ulâike humurrâşidûn(râşidûne).

    Bilin ki,içinizde Allah’ın resûlü var. Şâyet emirlerin çoğunda size uysaydılânetlenirdiniz. Fakat Allah, size îmânı sevdirdi, kalplerinizde onu (îmânı)müzeyyen kıldı (fazılları îmân kelimesinin etrafında toplayarak kalbinizitamamen nurla doldurdu). Size; küfrü, fıskı ve isyanı kerih gösterdi. İşteonlar, irşada ulaşanlardır.

                   O zaman bu ayetlerden  de görüyoruz ki ahir zaman da gelen İMAM-I MEHDİ RESUL ; (NEBİ) peygamber olmayan resul olduğunu Allah  Kuran’da bildirmiyormu. .......nedersiniz..her resul peygambermidir?....yoksa Allah kuranda hiç bir seyi eksik birakmadik derken mehdi resulu kuranda yer vermediinimi savunuyorsunuz..eger böyleyse Çok yanilirsiniz.allahin ayetleriyle çelisiyorsunuz.